Pozitif Disiplin Neden Farklı?

Disiplin deyince çoğumuzun aklına okulda verilen disiplin cezaları, askerlikteki zapt-u rapt sistemi ya da bunlara benzer ve daha çok cezaya dayalı bir eğitim modeli gelir. Bu modellerde amaç davranışı değiştirmektir:  Doğrudan davranışa odaklanıp, olumsuz davranışı cezalandırarak ya da olumlu davranışı ödüllendirerek şartlanmayla değiştirmek.

Oysa davranış, buzdağının üzerinde görünen kısım gibidir. Sadece çok küçük bir kısmı su üstünde olduğu gibi, alttaki büyük kütle yokmuş gibi hareket ettiğimizde sağlıklı karar almamış oluruz.

Sosyal bir varlık olarak insanların temel ihtiyacı AİT ve ÖNEMLİ OLMAK’tır. Yani içinde bulunduğumuz ortamda sevildiğimizi, kabul gördüğümüzü, faydalı olduğumuzu, yeterli ve güçlü olduğumuzu hissetme ihtiyacı. Çocukken yaşadığımız tüm deneyimlerden bu ihtiyacımızı nasıl karşılayacağımıza dair İNANÇLAR geliştirir, daha sonraki davranışlarımızı şekillendiririz. İşte buzdağının altındaki bu inançlardır.

Çocuklar aidiyetleri hakkında bir yanılsama içinde oldukları zaman sorunlu davranış gösterebilirler. Ancak gücünü ispatlarsa ait olacağını düşünen çocuğun sürekli inat etmesi, yalnız ilgi gördüğünde ait olduğunu hisseden çocuğun ilgi için etrafındakileri çileden çıkartması gibi…

Yetişkinler bu davranışlara tepkisel cevap verip suçlama, utandırma, mahrum etme gibi ceza yöntemlerine başvurduklarında çocuklar da ait olmadıklarını düşünüp, aidiyet kazanmak için tekrar sorunlu davranışla cevap verebilir ve bu böyle bir kısır döngüye dönüşebilir.

Oysa, çocuklarımızla ilişkimizi aidiyetlerini olumu yönde hissettirecek şekilde şekillendirebilirsek, onların da davranışlarının sorunludan, olumluya geçtiğine tanık oluruz.

İşte Pozitif Disiplin odağını, çocukların aidiyetlerini olumlu şekilde hissetmelerine, yani CESARETLENDİRMEYE verir. Bunun da ilk adımı bağ kurmak, çocukları karşımıza değil, yanımıza almaktan geçer.

Alfred Adler ve Rudolf Dreikurs, SORUNLU DAVRANAN ÇOCUK, cesareti kırılmış çocuktur’ der. Cesaretinin kırılması, ait olmadıkları duygusuna kapıldığı içindir. Şimdi burada birçok anne-baba ‘Nasıl olur da ait hissetmez. Ben onun için her şeyi yapıyorum, tüm sevgimi veriyorum’ diyebilir. Öncelikle her birey dünyayı kendi gözleriyle görür ve algılar. Çocuklarımızın bizden farklı bir mantığı olabilir. Acaba bizim davranışlarımız karşısında nasıl hissedip, ne gibi sonuçlar çıkarmış olabilir?

İşte Pozitif Disiplin nerelerde bu aidiyet duygusunun yara almış olabileceğine ve bunu nasıl düzeltebileceğimize odaklanan, hem çocuğumuzu hem kendimizi anlamamızı sağlayan bir anlayıştır.

Bu bağlamda, Pozitif Disiplin cezanın hiçbir formunu kabul etmez. Yapılan araştırmalar cezanın zararlarını ortaya çıkarmıştır. Cezayla düzeltilmeye çalışılan davranışlar, kişinin kendi öz disiplininin gelişmesine katkıda bulunmadığından, ceza unsuru ortadan kalktığında tekrar aynı davranışı görme ihtimalimiz çok yüksek oluyor. Aynı nedenden dolayı ödül de pozitif disiplin tarafından önerilmeyen bir yöntem. Yine sadece buzdağının üstüyle ilgilendiği için.

“Peki o zaman ne yapacağız? Bırakalım her şeyi yapsın mı?” diye karşı çıkanlar olabilir. Hayır. Çözüm kesinlikle izin verici bir yaklaşım da değil. Zaten son dönemlerde anne-babaların en büyük sorunu da bu değil mi? Sınırları hissedememiş çocukların, yaş ilerledikçe hiçbir kısıtlamayı kabul etmemesi ve sonu gelmeyen çatışmalar.

Evet, çocukların özgüveni için özgürlük alanına, yaşam üzerindeki etkilerini hissetmeye ihtiyaçları var, ama aynı zamanda, güvende olmak, sosyal hayatın gereklerini hissetmek için de sınırlara ihtiyaçları var.

Pozitif Disiplin, çocukların ihtiyacı olan güvenli alan içerisinde, kendi bireysel gelişimlerini tamamlamaları için, hoşgörülü bir tutumla, sınırları öğretmeyi hedefler. Bunları yaparken de çocuğun ait ve önemli olma ihtiyacını karşılamayı da odağında tutar. Böylece, çocuk, kişisel ve sosyal yaşam becerilerini şartlanmayla değil, gerçekten yaşayarak, deneyimleyerek öğrenme fırsatını yakalamış olur.


Özetlemek gerekirse, POZİTİF DİSİPLİN nasıl bir şeydir derseniz, aşağıdaki 5 kritere de uyan herhangi bir tutum ya da yöntemin Pozitif Disiplin felsefesine uygun olduğunu söyleyebiliriz:

  • Hoşgörülü ve kararlı yöntemlerle karşılıklı saygı ve cesaretlendirmeye dayanır.
  • Çocuk ve yetişkin arasında sevgi bağı oluşturarak çocuğun ait ve önemli hissetmesini sağlar
  • Uzun vadede etkili ve olumlu sonuçlar yaratır.
  • Güçlü kişilik oluşumu için değerli sosyal ve yaşam becerileri öğretir
  • Çocuğun yeterlilik ve öz-güven duygusunun gelişmesini sağlayarak, kişisel yetkinliklerini yapıcı şekilde kullanması için yönlendirir.