Peki ya hata yapan yetişkinse?
Hepimiz biliriz; hatasız kul olmaz! Nedense kendi yaşamımızda bu bilgiyi kullanmakta zorluk çekeriz. Ya çevremizde yapılan hataları affetmek ya da kendi hatamızı kabul etmek zor gelir. Aslında en büyük derdimiz kendimizledir çoğu zaman. Hata yapmaktan utanç duyan tarafımız, kendimize ya da etrafımızdakilere işkence etmeyi görev edinmiştir.
“Hata Yapan Çocuk” yazımızda, hata yapmakla ilgili kayıtlarınızın nasıl oluştuğunu anlatmıştık: Kısaca çocukluğumuzda yaptığımız hatalara verilen tepkiler sonucu hata yapmakla ilgili utanç kaynağı kayıtlar edindiğimizi ve aynı duygulara çocuklarımızın girmemesi için hata yaptıklarında nasıl bir tavır takınmamız gerektiğini açıklamıştık.
Peki ya kendimiz hata yaptığımızda?
Yine çocuklukta edindiğimiz kayıtlar nedeniyle hatayla beraber gelen utanç duygusu şahsımıza tehdit gibi algılandığından, hata yaptığımızda ya savunmaya geçer, ya saklamaya çalışır ya da kendimizi yargılarız. Hele bir de çocuklarımızla olan ilişkimizde hata yaptığımızda?… Yetişkin olarak her şeyin en doğrusunu yapıp çocuklarımıza öğretmemiz gerektiği düşünce kalıbı nedeniyle, çocuklarımızın önünde hata yapmayı kabul etmek daha da zor gelir birçoğumuza.
Oysa işte tam da böylesi durumlarda çocuğumuza altın değerinde bir yeti kazandırmak için fırsat geçmiş olur elimize:
Hatanın telafisi
Hatasız kul olmadığına göre herkes hata yapabilir. Önemli olan hatanın hata olduğunu fark etmek, kendine itiraf etmek ve hatta bunu rahatlıkla ifade edebilmektir. Tabii bunun temelinde kendini affedebilme yatar. Hata yapabilir olduğuna, bunun olağanlığına, yapılan hatadan geri dönülebileceğine inanmak. Kendinizi affetmekte zorluk çekiyor bile olsanız “Ben şu konuda hata yaptım, kabul ediyorum” cümlesini sarf etmek bile, kendinizi affetme konusunda sizi bir adım ileriye götürecektir, deneyin.
Ardından, özür dilemek… “Hiç çocuktan özür dilenir mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Bir deneyin derim. Çocuklar tahmin ettiğimizden çok daha fazla affedicidirler. Özür dilediğinizde %99 “Önemli değil anne” (baba, öğretmenim…) cevabını alırsınız. Çocuklar ne kadar kızgın ya da küskün olsalar da özür dilendiğinde, anında affedici olabilirler.
Hatanın telafisinin yukarıda bahsettiğimiz ilk iki adımı (hatamızı kabul etmek, özür dilemek) sayesinde çocukla tekrar bağ kurma imkanını sağlamış oluruz. Aynı zamanda her iki taraf da tekrar sakinleşmiş ve ilkel beynin hükmünden çıkmış olur.
Şimdi herkes çözüm bulmak için hazırdır. Artık çocuğunuzla beraber, konuyla ilgili herkes için saygılı bir çözüm arayışına girebilirsiniz.
Belki bazılarınız hala çocuktan özür dilemek konusunda çekimser olabilir. O zaman hatanızı telafiye giderek çocuğunuza neler kazandıracağınıza bir bakmanızı öneririm:
- Kendi hatalarına karşı daha anlayışlı olması ve böylece daha cesurca yaşayabilmesi,
- Başkalarına karşı daha affedici olması,
- Kendi hataları karşısında nasıl tepki verebileceğini öğrenmesi,
- Önemli olanın hata değil, arkasından getirilen çözüm olduğunu öğrenmesi ,
- Empati yetisi,
- Aile içinde sevgi bağının güçlenmesi,
- Bu sevgi bağı sayesinde evde huzur sağlanması.
Şimdi ne düşünüyorsunuz? Çocuğunuzun hatalarının esiri olmadan özgürce kendi hayatını yaşayabilmesine destek olmak istemez misiniz?